20 Eylül 2021 Pazartesi

Sen, ben, bizler.

 Dünyanın pis çocukları gibi değil miyiz? 

Kasvetli canlılar olmak istemezdik.

Ama biz böyleyiz.

Dışımız çığlık,

İçimiz lekelerle dolu.

Gölgelerden aydınlıkları aralama umudumuz

Dinmeyen bir döngü

Labirentte kayboluyoruz.

Işık görüyor musun?

Pusulayı takip et.

Ufkun sonu hangi kapıya açılacak sence

Aradığın nedir?

Seni kurtuluşa götürecek ayna mı?

Belki bu kendi yansıman

Ona dikkat et!

Tek geçebileceğin kapı

Korkularını aştığında... 

Kendi sesini duy;

Kendi tırnaklarınla

Kendi ayaklarınla

Kendi aklınla

... Devam et! 


SES

Küllerinden yeniden doğmak için ne kadar yanmayı göze alabilirsin? Zaten alevler içinde kalakalmışsın, düştükçe düşmüş kalkmaya çabalamışsın, bu küllerden yeniden var olabilir misin? Gücü ne kadar hissediyorsun, ne denli bir cesaret var orada? Büyümek zor ya, acılı dahası sancılı bir süreç. Kendi cehenneminden çıkmak için ne kadar yüzleşebilirsin? Dibe kadar daha da batıp bu çamurları kazıyarak daha da ileri yükselebilir misin? Hadi; bence yapabilirsin, yapabiliriz! Bizi bazı noktalara getiren bir sürü durumlar ve olay olguları yaşanıyor, yaşatıyor, yaşıyoruz. Hepimiz için hala umutlar olmalı. Yoksa  büyüğüyle küçüğüyle bütün hatalarda yok olup silinmemiz gerekir. Yüzleşip görebilir miyiz görmeliyiz. Nasıl biri olmak istediğine, istediğimize karar verebilme şansımız olmalı. 

Sonrası ileri... 

Hiç bir şeyin kolay yolu yoktur, üstelik kendi cehennemlerini aşabilmek durumları... Vicdan en kötüsüyse kabullenip itiraf etmek ve tüm acılarını serbest bırakıp özgürleşmek var... Yaşayarak, ağlayarak belki kahrolarak ama öyle ya insan böyle büyür ve görmeye başlar... Hangi hataları bir daha yapmak istemiyorsun, istemiyoruz. Yapmışsak bile orada hala telafi edilebilir bir yaşamın olduğunu öğrenebilmeliyiz.

Vazgeçmeden...

Ama şu ki gerçekten öğrenmek zorundayız. 

Her şey kendini severek ve kendine inanarak düzelir derler hani... Dünya üstündeki önemimizi küçümsememeliyiz. Es geçtikçe kendimizden uzaklaşıp daha kaybolmuyor muyuz zaten? Ben yollarımı bulmaya, düzeltmeye, yönümü iyileştirmeye yeminler ettiğim sürecin derinindeyim. Çırpınıyor ve inanmayı yitirmemeye çabalıyorum.

Herkes kadar...

Hayatıma anlamlar katmanın, kazanmanın peşinde koşuyorum. Dilediğim iç huzura böyle ulaşacağıma inanıyorum. Eğer vazgeçersek, vazgeçseydim, vazgeçersem ben benden kaybolur kara deliğimde yok olurum, yok oluruz. Ama yok olmamalı, olunmamalı... İyileşmek, iyileştirmek ve iyi olmak için. İnanın sesimi en çok kendime duyurmaya çırpınışlarım. Ben duyabilirsem herkes duyacaktır. Ben inanırsam inanacaklardır. Ben beni kabullenip, tanıyabilirsem her şey yoluna girecektir. Ve en büyük arzum kendimle bu denli alakalıysa; sesimi duyuracağım. Sesimizi duyuracağız. Zorundayız! 


15 Eylül 2021 Çarşamba

Müziğin ufak bir dokunuşu.

 İçimdeki şarkıları dışarı çıkaracağım

Bunu şehvetle yapacağım, arzularımın ötesine

Kelimeleri sözcüklere dönüştüreceğim

Müziğin tınısı olmadan harfleri birleştirmeyi düşünemem bile

Düşünmemeliyim de!

Ruhumuz tınılardan ibaret 

Notalarda yükselip alçalıyoruz sanki

Davula her darbe inişinde

Tele her dokunuşta

Evet, hissediyor ve yazıyorum

Ritim ritim içimde coşuyor

Ben sözcüklerden türeyeceğim

Ürettiklerim ışıkların gölgesinde yansısın derinliğiyle

Cisimleştirip somutlaştırmak vardı

Renk verip ruha sesi eklemek. 

Soyutluğuyla içimde hissedebiliyorsam

O zaman ritmi neler katardı düşünsenize

İliklerimizin ötesinde, bedenlerimizde de hissedebilirdik

Yükseldikçe yükselirdik göğe...


KESİK

Yalnızca sözsüz müziklere sığındığım evreyi bıraktım. Bugün rastgele gelen şarkıları selamlıyorum.  Hayatıma uyarlıyor, mesajlar çıkarıyorum...